Abdurrahrmân İbnu Abdi’l-Kâri anlatıyor: “Ömer İbnu’I-Hattâb radıyallahu anh ile sabah namazından sonra tavaf ettik. Hz. Ömer tavafı tamamlayınca güneşe baktı ve doğduğunu göremedi. Devesine binip Zu-Tavâ nam mevkiye kadar geldi. Orada devesini durdurarak iki rek’at tavaf sünnetini kıldı.” Muvatta, Hacc 38, (1, 369).
Hz. Ebu Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselam’e: “Ey Allah’ın Resülü, ben sefere çıkmak istiyorum bana tavsiyede bulun!” diye talepte bulundu. Efendimiz: “Sana Allah’tan korkmanı ve yol boyu aştığın her tepenin başında tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!” buyurdu. Adam döneceği sırada şu duada bulundu: “Allah’ım! Ona uzaklığı dür, yolculuğu kolay kıl.”
İbnu Ömer radıyallâhu anhümâ anlatıyor: “Resülullah aleyhissâlatu vesselâm, seferden dönerken, üç kere tekbir getirir, arkadan da: “Lâ ilâhe iIlaIIâhu vahdehu Iâ şerike Ieh, Iehü’I-mülkü ve Iehü’I-hamdü ve hüve aIâ külli şey’in kadir. (AIIah’tan başka ilah yoktur. O tekbir, ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’nadır. O herşeye kadirdir) dönüyoruz, tövbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize […]
İmam Mâlik’e ulaştığına göre Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm sefer arzusuyla ayağını bineğinin özengisine koyduğu zaman şu duayı okurdu: “Bismillah! Allah’ım! Sen seferde arkadaşım, ailemde vekilimsin. Allah’ım, bize arzı dür, seferi kolaylaştır. Allah’ım, yolun meşakkatlerinden, üzüntülü dönüşten, mal ve ailede vukua gelecek kötü manzaralardan sana sığınıyorum.” Muvatta, İsti’zân 34, (2, 977).
Ebü Said radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Benî Lihyan kabilesine bir askerî birlik göndermeye karar vermişti: “Her iki kişiden biri atılsın, sevapta ortak olacaklar” buyurdu. Müslim, İmâret,1896.
Şureyh İbnu Hâni, radıyallahu anh babasından naklediyor: “Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm, kavmimin beni Ebu’l-Hakem diye künyelediklerini işitmişti. Beni çağırtarak: “Hakem olan Allah’tır, hüküm de O’nadır, öyle ise, sen nasıl Ebu’l-Hakem künyesini taşırsın?” dedi. Ben açıkladım: “Kavmim bir meselede anlaşmazlığa düşünce bana gelirler, ben hükme bağlarım. Her iki taraf da verdiğim hükme râzı olurlar.” Resûlullah aleyhissalâtu […]
İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: “Cüveyriye Bintu’l-Hâris’in ismi Berre idi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm onun ismini Cüveyriye diye değiştirdi. Zira Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm “Berre’nin yanından çıktı” denmesini sevmiyordu. Müslim, Edeb 16, (2140).