404 Not Found
404 Not Found
Please forward this error screen to www.backlinktr.biz's WebMaster.

The server cannot find the requested page:

  • www.backlinktr.biz/cp_errordocument.shtml (port 443)

Ramazan Ayı’nın Manevi Bereketi


Ramazan Ayı’nın Manevi Bereketi

Bu ayda, herkeste tatlı bir telaş meydana gelir. Özellikle çarşı pazar kendini bu aya göre ayarlar. Evler de davet hazırlıkları büyük bir özenle yapılır. Trafikte öfkelenenler birbirlerine oruçlu olduklarını hatırlatırlar. Teravih namazı çocukların camileri sevmeleri için bir vesiledir. Yani ramazanın toplumun bütününe tesiri vardır. Bunların yanın da özellikle manevi dünyamızda büyük gelişmeler olur. Kimse kimseyi günaha davet etmez. Toplumsal bir diriliş vardır sanki. Burada önemli olan bu güzellikleri kalıcı kılmak için ne yapabiliriz? Acaba bayramlık elbiselerimizi giyiyor gibi günahlardan arınmış bir şekilde manevi elbiselerimizi giyebilecek miyiz? Farkında mıyız kalbi marazlarımızın? Bin aydan hayırlı Kadir Gecesini yakalayabilir miyiz? Soruları çoğaltabiliriz.

Burada dikkat edilmesi gereken husus Ramazan Ayı’nın zahiri güzelliklerini doya doya yaşarken manevi güzellikleri sakın gözümüzden kaçmasın. Rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu bu ayın manevi kârı, iftar eğlenceleri ile kaybolmasın. Sakın yanlış anlaşılmasın insanın neşelenme ihtiyacını önemsizleştirmiyorum. Bu ihtiyaç aile fertlerini birbirine kaynaştırır. Özellikle çocuklarda müspet kalıcı izler bırakır. Vurgulamak istediğim şey “Ramazan eğlenceleri” günahlardan arınmak için hiç yeterli olur mu? Nefisle mücadele etmeden asla… Hatalar işlemiş olabiliriz, çok yanlışa da düşmüş olabiliriz. Tövbe kapısından günahlar geçmez. Vazgeçemediğimiz bırakamadığımız alışkanlıklarımızda olabilir.

Tövbede ısrarlı olursak Allah’ (cc)’nin yardımı şüphesiz gelir.

Haziran 8th, 2016

Oruç Arınmaktır


Oruç Arınmaktır

İnsan sağlığının başında, hücre hayatının sağlıklı bir şekilde de yürümesi gelir. Gerçek odur ki, yaşlılık ve onun kaçınılmaz sonucu olan ölüm, hücrelerdeki çöküşün, tükenişin ve sessiz bir şekildeki ölüşün ifadesidir.

Hücrenin ve onun bir bakıma toplum yapısı sayılan dokuların çöküşündeki ana unsur şüphesiz yorgunluktur.

Dokuların ve hücrelerin yorgunluğu, bugün başlı başına bir ilim dalı olarak ele alınmaktadır.

Bir hücre ne kadar ağır bir yükün altında ise, o kadar kolay yıpranır. Bu açıdan bakılınca bütün ilim adamları, karaciğer hücrelerini yaşlanmanın tek sorumlusu saymaktadır.

Karaciğer hücreleri, birbirinden farklı onaltı grup görevi yürütmek için 24 saat aralıksız çalışırlar. Keyfe bağlı ağır beslenmeler ve içki, bu dayanılmaz yükün altında ezilen karaciğer hücreleri için, gerçekten bir azap, bir zulümdür.

Haziran 8th, 2016

Oruç sabrın yarısıdır


Oruç sabrın yarısıdır

Allah’ın yüklediği ibadet mükellefiyetini sırtında taşımaya sabretme, O’ndan gelen şeyler karşısında sarsılmama, O’nun kapısından ayrılmama, günah fırtınaları ve günah tufanı karşısında kendini koruyup dişini sıkma vs. bunlar dinin yarısını teşkil etmektedir. “Oruç ise sabrın yarısıdır.” Zira sabrın diğer yarısı başka şeylere dağılmıştır.

Oruçta bir yönüyle şehevât-ı nefsâniyeyi gemleme oldugu için, günahlara karşı sabır, diğer bir yönüyle aç-susuz durma gibi (hususiyle sıcak günlerde) bir işin altına girmekle ibadete karşı sabır vardır. Böylece oruç, dinin dörtte birini teşkil etmiş oluyor. Dolayısıyla o, dört büyük ve mühim esas olan namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinden biridir. Ve hem de yukarıda da belirttiğimiz gibi oruçta, hem ibadet taate, hem beşerî arzu ve isteklere, hem şehevânî duygulara ve hem de kaprislere bir set çekme ve mani olma hâli vardır.

Allah’ın yüklediği ibadet mükellefiyetini sırtında taşımaya sabretme, O’ndan gelen şeyler karşısında sarsılmama, O’nun kapısından ayrılmama, günah fırtınaları ve günah tufanı karşısında kendini koruyup dişini sıkma vs. bunlar dinin yarısını teşkil etmektedir. “Oruç ise sabrın yarısıdır.” Zira sabrın diğer yarısı başka şeylere dağılmıştır.

Oruçta bir yönüyle şehevât-ı nefsâniyeyi gemleme oldugu için, günahlara karşı sabır, diğer bir yönüyle aç-susuz durma gibi (hususiyle sıcak günlerde) bir işin altına girmekle ibadete karşı sabır vardır. Böylece oruç, dinin dörtte birini teşkil etmiş oluyor. Dolayısıyla o, dört büyük ve mühim esas olan namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinden biridir. Ve hem de yukarıda da belirttiğimiz gibi oruçta, hem ibadet taate, hem beşerî arzu ve isteklere, hem şehevânî duygulara ve hem de kaprislere bir set çekme ve mani olma hâli vardır.

Haziran 8th, 2016

“Ramazan Yürekli” İnsan Olabilmek!


“Ramazan Yürekli” İnsan Olabilmek!

Ramazan, hayatın akışını değiştirir. Hayata bir yardımlaşma, sevgi ve merhamet hâkim olur. Keşke Ramazan yüreklerimize de gelse… Ramazan yüreklerimize de gelse, sağanak sağanak rahmet yağsa üstümüze… Ramazan yüreklerimize de gelse, tüm günahlarımız tövbe iksiriyle yıkansa… Ramazan yüreklerimize de gelse, yüreklerimiz “kardeşlik” duygusuyla birleşse…

Kültürümüzde insan “merkez değer”dir. “Ahsen-i takvim” üzere halk edilmiş “eşref-i mahlukat”tır.

Her şey insana “musahhar”dır, onun yardımına verilmiştir.

Kur’an’ın bu yaklaşımı sebebiyle, Osman Gazi’nin maneviyat önderi Şeyh Edebali, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözünü ebediyetin alnına çakmıştır.

Osmanlı Devleti, bu sözü yüreğinin rehberi yaptığı dönemlerde gelişmiş, büyümüş, zenginleşmiş, bu sözün rehberliğini unuttuğunda ise tökezlemiş, duraklamış, nihayet hedefini (insanı) yitirip yıkılmıştır. Avrupa ise, “bizden biri”nin belirlediği insan eksenli yapılanmayı alıp kendini geliştirmiştir.

Her neyse… Ben galiba eski insanımızı özlüyorum.

Fazilet sahibiydi, şefkatliydi, sabırlıydı, hoşgörülüydü, gözleri sevgiyle bakardı, yardıma muhtacın yardımına karşılıksız koşardı.

Aradan çok zaman geçmedi; çok zaman geçmedi, ama çocukluğumda tanıdığım “insan”la bugünün insanları arasında büyük farklar var.

Haziran 8th, 2016

Orucun bize kazandırdıkları: Zorluklara alıştırır


Orucun bize kazandırdıkları: Zorluklara alıştırır

Ramazan ayında Oruç tutmanın sadece Dini ve islami açıdan önemi yok, insanın sağlığı, zorluklar karşısında direnme ve sabır gücümüzün de gelişmesi açısından önemlidir Ramazan-ı Şerif orucu senenin her ay ve her gününde gezmek suretiyle dolaşıp durmak suretiyle her mevsimde aç ve susuz durmaya alıştırır, bizi ailesiz yaşamaya alıştırır bizi İcabında yemeğimizi kendi yapmamıza alıştırır bizi Gece rahatı terk edip sahura kalkmaya alıştırır bizi Cephede yatıyor-kalkıyor gibi her gece yirmi rekat namaz kılmaya alıştırır bizi

Haziran 8th, 2016

Ruhumuzun cennetidir Ramazan


Ruhumuzun cennetidir Ramazan

Mutluluğu uzaklarda ararız bazen. Oysa o, burnumuzun üzerinde taşıdığımız gözlük gibidir.
Ramazan işte böyle bir mevsim. Fark eden için sonsuz bir mutluluğun kapısı, fark edemeyen için ise günlerin birbiri ardı sıra geçişinden ibaret.

Ahiret için en kârlı ticaret olan bu ayın maalesef son haftasına da girmiş bulunuyoruz. Gelişiyle sevindiğimiz, gidişiyle hüzne düştüğümüz bir ay oldu Ramazan.
İnsanların hayatını ve kaderini bu kadar derinden etkileyen, Ramazan’dan başka bir mevsim, böyle süreklilik içinde bir mevsim yok. İyilikler getirdi, güzellikler getirdi. Unuttuğumuz şeyleri tekrar öğretti, hatırlattı bize. Güzel yollara, güzel mekânlara götürdü bizi. Ruhumuzun cennetine… Her şeyiyle güzeldi. Gecesiyle, gündüzüyle…

Kur’ân’ımıza muhatap oluşumuz da bu ayda ayrı bir özellik kazandı. Kimimiz yüzünden okuduk, cüzlerimizi tamamladık, hatimler indirdik; kimimiz de günün belli bir vaktinde mukabelelere koşuşturduk. Hazreti Peygamber’in (asm) o kadim sünnetini ihya etmeye çalıştık. Yakînen hissettik ve gördük ki Kur’ân, bize de iniyor, bize de sesleniyor. Rafların arasında ve eski zaman köşelerinde kalmaktan kurtuldu mübarek kitabımız. Hayatımıza yön ve istikamet veren altın bir anahtar oldu.

Ne kapılar açıldı, ne hazineler saçıldı, yaşayan bilir. Evcek, ailecek sofralarda beraber olduk, dostlarımızı ağırladık. Gönül kapılarımızla beraber evlerimizin kapılarını da ardına kadar açtık. Rahmetle, bereketle geldiler; hayırlar, sevaplar bırakıp gittiler.

Haziran 8th, 2016

Gebeler ve çocuk emziren kadınlar oruç tutabilirler mi?


Gebeler ve çocuk emziren kadınlar oruç tutabilirler mi?

Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, bayanların gebelik ve çocuk emzirme dönemlerinde oruç tutup-tutamayacaklarını açıkladı.

Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretlerden biri de gebelik veya çocuk emzirmektir. Gebe veya emzikli olan kadınlar, kendilerine yahut çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları halinde oruç tutmayabilirler Bunlar bir yönüyle hasta hükmünde oldukları gibi, onlara bu ruhsatı tanıyan hadisler de bulunmaktadır (Nesai, Sıyam, 51, 62; İbn Mace, Sıyam, 12).

Kendisi dayanabilecek ve çocuk da etkilenmeyecek ise hamile ve çocuk emziren anne oruç tutabilir. Bu konuda alanında uzman bir hekime danışılması uygun olur. Hamilelik ve çocuk emzirme gibi meşru sebeplerle oruç tutamayan bayanlar, tutamadıkları bu oruçlarını şartların elverişli olduğu başka zamanlarda kaza ederler.(Merğinani, el-Hidaye, I, 127).

Haziran 8th, 2016