Peygamberimiz Hz. Muhammed (asv)’in Arafat’ta yaptığı Dua!
“Ey Allah’ım! Ey yüce derecelerin ihsân edicisi ve bereketlerin göndericisi! Ey yerler ve gökleri yoktan var eden! Bugün sesler çeşitli dillerle sana yükselmekte ve senden çeşitli ihtiyaçlar talep edilmektedir. Benim de senden ihtiyaç ve dileğim, beni belâlar evi bulunan bu dünyada, dünya ehli beni unuttuğu zaman unutma.”
“Ey Allah’ım! Konuşmamı dinler, beni görür, gizli yanlarımı bilir, açık yanlarıma vâkıf olur bir zâtsın. İşlerimin hiçbir yanı senden gizli değildir. Ben azâbından rahmetine, kahrından şefkatine sığınan ümitsiz, fakir bir kulunum. Korkan, şefkat dileyen veya günahını itiraf eden bir kulunum.”
“Fakir bir kulun isteğiyle senden rahmet diliyorum. Zelil ve günahkâr bir kulun yalvarmasıyla sana yalvarıyorum. Zarar görmüş, hâdiseler karşısında eğilmiş bir kulun sesi gibi sesimi yükseltiyorum. Boynumu rahmetinin karşısında bükerek merhametini dileyen bir kulun merhamet dilemesi gibi merhamet diliyorum. Dergâh-ı izzetinden coşan deryâlar gibi gözyaşları döken, iskeleti rahmetinin önünde ezilip bükülen, burnu kahrının önünde yerlere sürünen bir kulunun edâsıyla sana yalvarıyorum.”
“Ey Allah’ım! Beni duamla şakî kılma. Bana şefkatli ve merhametli ol. Ey yalvarılanların en iyisi ve verenlerin en cömerdi Allah’ım!…”
“Yâ ilâhî! Kim sana karşı nefsini medh ü senâ ederse etsin ben bir kulum. Sana karşı nefsimi hor görür onu kınarım. Yârab! Günahlar benim dilimi konuşmaz kılmıştır. Rahmetine varmam için bana vesile olan herhangi bir amelim de yoktur. Rahmetini ummaktan başka şefaatçim de mevcut değildir.”
“Yâ ilâhî! Muhakkak biliyorum ki, benim günahlarım senin nezdinde bana herhangi bir güvenilir mertebe bırakmamıştır. Özür dilemeye yüzüm kalmamıştır. Fakat sen keremde bulunanların en kerîmisin…”
“Yâ ilâhi! Eğer ben rahmetine müstahak değilsem, senin rahmetin de bana ulaşmaya lâyık değil midir? Senin rahmetin her şeyi içine alır genişliktedir. Ben de o her şeyin içinde olan bir şeyim. Ne olur, rahmetin beni de kuşatsın!”
“Yâ ilâhi! Günahlarım gerçi büyüktür. Fakat senin affına nispeten hiçbir şey değildir. Yâ kerîm! O –affın karşısında çok küçük kalan- günahlarımı bana bağışla.”
“Yâ ilâhi! Sen sensin, ben de benim. Ben günahlara dönecek tipte yaratılmışım. Sana ise affa başvurmak yakışır. Yâ ilâhi! Eğer sen itaat ehlinden başka kimseyi affetmek istemiyorsan günahkârlar kime sığınsınlar?”